7 Mayıs 2010 Cuma

asalak

hayatının hiç bir evresinde bu kadar mutsuz bu kadar yorgun ve bu kadar silik değildir. 26 yılık ömür için her geçen yıl her insan gibi mutluluk kavramları değişmiştir. bir avuç eriğe büyük anılar büyük mutluluklar sığdırıp güldüğü, güne merhaba demek bile güzel arkadaş gerisi boş dediği günler bile yıllar önce izlenmiş adı unutulmuş bir film gibi gelmekte ona şimdi.

asalak olduğu her daim haykırılıyor yüzüne, belki sesli belki sessiz. bazen paranoyakca gözlerden bunu okuyor belki de. hak edip etmediklerini düşünemiyor bile artık.

kuma dilekler yazıp çiziyor ama dileklerinin sığlığı bile onu üzüyor.

çok şeyde istemiyor hayattan. sadece kendi olmak istiyor ama kendi olmak bir yasak bir suç bir lanet gibi anlaşılıyor.
mengene de ruhu sanki.hatta testere filmindeki gibi. bir uyanmış kafası bir demir aletin içinde sanki. sıkıyor sıkıyor... ellerinde iki düğme. bassa ne olacak acaba demeye kalmıyor konuşuyor biri ileriden. "beceriksiz, evet evet sen. hadi kurtul buradan" ...

ama fena halde sıyırmak üzere. eğer mutsuzluk kaderinde bir duraksa ve tren o durağa geldiyse ya ruhu bedenden ayrılıp inecek bu trenden ya da hiç planlamadığı, düşünemedi, düşünmek istemedi yolculuklara çıkacak şu durakta vaktini geçirdikten sonra.

şimdi bir isyanın içinde. sesini biri duysun istediği için mi yoksa sadece ağlama duvarı isteğiyle mi yazıyor tüm bunları bilmiyor. ama bilmenin bile bir anlamı olmadığını biliyor artık.

o kadar yok o kadar silik o kadar mutsuz ki. nefes alamıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder