yaşamak seni sevmek gibi, önce var olduğunu bilmenin heyecanı, sonra keşfetmenin tadı ardından ise yok olmama savaşı hepsi yaşamak gibi hepsi seni sevmek gibi...
sensizlik bir yağmur burda sel oluyor taşıyor senden ne kaldıysa götürüyor sensizlik bir gemi burda tüm mülteci isteklerimi yanına alıp batırıyor sensizlik bir hapishane burda parmaklıklar ardında yaşatıp çürütüyor sensizlik bir ben burda seninle olan tüm şeyleri içine gömüp mezarlığında ölüp kalan...
sen ve ben ötesi yok. varla yok zıtlığında ve hepsinin dışında, ve hepsiyle aslında birlikte biz olabilme şartlarıyla, bir başka mekanda yanyana olabilme isteğiyle, bırakıyorum seni şimdi , deniz kenarı bir masa sandalye ikilisinin merkezinde. sen ardımdan bakıp bakmamak, haykırıp sövmeme arasındaki ikilemde, ve aslında kocaman bir nereye sorusu içinde boğulurken, ya da ben boğulmanı hayal ederken bir ilişkinin en acımtrak ve aslında en bilinen sahnesinde, sen ve ben olarak bizden öteye düşüp, ayrılığı seçtim. ki zaten onu daha ilkmerhabamızda bildim.
ardından, bakıp kalan bir kız olabilme şerefi ve yalnızlığın sinsi uğultulu melodisiyle yaşayabilen biri olabilme ihtimalleriyle savaştım. ardından, gözü yaşlı ya da değil. sadece adını ve gitme kal fiillerini söyleyebilen ve aslında hiç birini sesli değil, öylece içten gelen bir iniltiyle haykırabilme başarısında olabilen bir insan olma şartında dimdik ayaktaydım. ardından, yazdım okudum . yeni lisanları öğrenme isteğiyle , sözlüklerin ve sözcüklerin karmaşık halleri içinde kendine yeni sıfatlar, fiiller , eylemler, tümleçler seçebilen ve aslında hiç bir dil bilgisine uyamayan bir tembel olmayı seçebildim ardından, kış ilkbahar yaz sonbahar 4 mevsim 12 ay yaşayabilme, sürünebilme, hissedip yok sayabilme ve aslında hepsini bir kenara koyup sensiz bir insan olabilmeyi seçtim.
bir kadın ağlar, sevdiğinin içine akar yaşları. o her acıyla kıvrandığında, sevdiğinin içine batar. bir kadın ağlar, göz yaşı yanağından süzülüp adama damlar. her damlanın tadın da aşkını, acısını, hasretini, alır adamın damağı, dudağı. bir kadın ağladığında, önceliği , sonu olmaz. bir tek erkeği olur bir de acısı . bir kadın ağladığında sadece sevdiği erkek tadar gözyaşının tadını...
her şey ayrı yazılır hayatta her ve şer olur bazen bir şeyler, bölünür, ayrılır. her şeyin bir anlamı olur sonra. ve hayat her şeyi ayrı yazmayı öğütler, nasıl bir sevgi bittiğinde ayrılan biz kelimesi gibi. biz den çıkınca iki insan, olur sen ve ben. tıpkı her şeyin ayrı yazılması gibi, sen ve ben de ayrı yazılır olur hayat denilen , kaderin çilve oyunlarını içeren deftere. o yüzdendir ki her şey ayrı yazılır. bu katı kesin kurala her insan bazen umursamaz bazense acı cekerek ayar uydurur. sen ve ben olup ayrı yolda yürür.
3 Mart 2010 Çarşamba
what can i say, she's walking away from what we've seen what can i do, still loving you it's all a dream
how can we hang on to a dream how can it ever be the way it seems
what can i do, she's saying we're through with how it was what will i try, i still don't see why she says what she does
how can we hang on to a dream how can it ever be the way it seems
what can i say, she's walking away from what we've seen what can i do, still loving you it's all a dream
how can we hang on to a dream how can it ever be the way it seems how can we hang on to a dream
what can i say, she's walking away from what we've seen what can i do, still loving you it's all a dream
how can we hang on to a dream how can it will it be the way it seems how can we hang on to a dream
böyle yavaş yavaş başlıyor ya piano sesi geliyor bir kaç tane sonra başlıyor şarkıcı söyleme , şarkı da dediği gibi bir kadın ilrliyor sanki yavaş yavaş adam bakıyor kalıyor ve son sözleri gibi bir şeyler söylüyor kadına yavaş yavaş...