19 Şubat 2011 Cumartesi

geri dönüşüm kutusu olurken bir yandan da tek kullanımlık güzin abla olmayı başarmak


























nedir bu geri dönüşüm kutusu ve ne alaka güzin abla? diyeceksiniz. demesenizde ben anlatayım. ne derler, "içimden çıksın"

kendimi tanımlamak için kelime, deyim, tanım cümlesi, sıfat seçmeye kalksam sanırım sadece iki tamlama yeterli olucak. birincisi" geri dönüşüm kutusu" diğeri "tek kullanımlık güzin abla".
güzin abla rahmetli oldu, kızı işi aldı eline, yazıyor köşesinde parayı götürüyor. bir de benim durumuma bakalım. bakalım nedir bu tek kullanımlık güzin abla ile demek istediğim ne?

nasıl becerdim nasıl ettim bilmiyorum belkide genetik, mahallenin gülşen ablasının kızı olarak daha ortaokulda başladım bu işe. ergen sıkıntıları dinleyen, yardım için çabalayan bir kız oldum. kendi ergen sorunlarımı ise kimseye anlatamadım. hatta sırf bu yüzden gülümseyen, eğlenen ama kendinden delice nefret edip kendini sevmeyen ve hatta kimse tarafından sevilmediğini düşünen biri oldum.
lisede bu işi abarttık , kol başkanlıkları, sınıf başkanlığı derken alt sınıflarla bile bir diyalogum oldu, tanımadığım insan yoktu ve özellikle kızlar dertleri olduğunda yanımda oluyorlardı.
üniversite de durumun devam etmediğini söylesek yalan olur. biraz anaç bir tavrım ve hatta bedenim var sanırım. devlet yurdunun 8 kişilik odasındaki hatunlar yetmiyor diğer odalardan kızlar gelip sohbet ediyor , sıkıntılarını bana anlatıyor bende hepsini yutup , emip onlardan yok ediyordum. hatta o daracık yatağa ben bile sığamazken annesini özleyen gelip bana sarılıp uyumak istiyordu o yatakta. bu da oldu, sırf onlar mutlu olsun diye izin verdim beraber uyuma eylemine... ama kimse sormuyordu mesela artık iyice sıyırıp saçımı kendi başıma keserken, derdin nedir senin diye...

sanal ortamlarda da bir çok kişiyle tanıştım, kadını adamı... benden yaşça küçük ya da büyük olanları. bir şekilde ortak paydada buluşup sohbet eder olduk ve hatta bazıları ile sanal alem üzerinden iletişimler yetmedi. telefon numaraları alınıp verildi. şimdilerde gecenin bir yarısı aranıp derdi anlatılan, yaşadığı iyi , güzel ya da can sıkıcı şeyler anlatılan insan oldum. ama kimse sormadı "niye sen nasılsın dediğimde aynı ya ye iç yat diyorsun? başka bir şey olmalı ya da böyle olmamalı ..." diye.

güzel bir şey tabi beni yaşadıklarını anlatmaya değer görmeleri. sürekli dert dinlemiyorum tabi, mesela şu kız şunu yaptı acaba sevgilisi var mı şöyle mi yapsam böyle mi konuşsam? yok şunu mu yapsak , böyle yapsak daha mı iyi olur falan filanlar...

aslında pek rahatsız da olmuyordum geçen akşama kadar.

insanlar arıyordu beni. sırf onlar istediklerinde ben karşılarında oluyordum.sırf onlar bir şey paylaşmak istediğinde beni arıyorlardı ve anlatıp rahatlayıp telefonu kapıyorlardı. hani itiraf com'a nick altına gizlenip yazarsınız ya yaptığınız en sapkın, en salakca, en uygunsuz ya da en güzel şeyleri. ve İÇİNİZDEN ÇIKAR ya bişiler. BOŞALTIRSINIZ ve RAHATLARSINIZ... ama yetmez işte bazen insan nick altına gizlemeden boşaltmak ister, kimi GÜNAH ÇIKARMAK kimi AYNAYA BAKAR GİBİ YÜZLEŞMEK KENDİSİYLE, kimi ANNE BEN KÖTÜ BİR ŞEY YAPTIM BUGÜN, AFFET BENİ kimi EVET SEVİYORUM AMA SÖYLEYEMİYORUM NAPSAM Kİ vb durumlar için bir telefon uzaklarındaki beni ararlar. arasınlar tabiki lafım yok şimdi bunu yazıyorum ama şi,mdi biri arasa gene açar efendim der dinler, konuşur , telefon kapanınca da hiç bir şey olmamış gibi devam ederim yaşamaya.

ama bazen sıkılıyorum ya da sıkılıyormuşum geçen akşam anladım. sürekli konuşmadığım, hayatı hakkında pek bir fikrim olmayan biri aradı.nasılsın iyimisinler geçtikten sonra yapmayı planladığımı bir şeyi ve heyecanını paylaştı benle. sonrada hadi görüşürüz dedi ve kapadı. elimde kapanan telefon dondum kaldım. çok isterdim biri şak diye bir tokat atsaydı da ağlasaydım.
ne bu şimdi dedim.nedir şimdi yani amaç neydi? sekreter miyim, kankasımıyım, ağlama duvarı, boşalma aracı, pandora kutusu mu? hani uzak doğu da bir inanç var böyle kayaların ortasında delikler olur ve insanlar gider bir sırlarını oraya söylerler. delikten içeri fısıldarlar. sanırım ben de öyleyim. insanlar buz gibi sokulup bana içindekileri fısıldayıp gidiyorlar. ama unuttukları bir şey var. bende yaşıyorum.belki onlarınkinden çok basit çok sade çok farklı ya da onlarınkinden çok anlamsız ama bunlar yaşamadığımı göstermez bende yaşıyorum ve bazen sırf boşalmak için kullanıldığım hissi canımı acıtıyor. TEK KULLANIMLIK ÜRÜNLER GİBİYİM . istediklerinde arıyor, duymak istediklerini duyuyor ya da gerek gördükleri önerileri alıp kapatıyorlar suratıma...



gelelim geri dönüşüm kutusuna.
insanların hayatlarında bir geri tuşu varsa eğer benim zamanında hayatıma giren kişiler ne zaman o tuşa bassalar akıllarına ilk ben geliyorum ya da o geri tuşu raporu geçmişten gelen insanı en çabuk kabul edip hayatına YENİDEN alıcak kişinin ben olduğunu söylüyor sanırım.

iki haftadır tanımadığım bir numarayı telefonda sürekli arıyor modunda görüp ilgilenmeyişime bir mesaj açıklık getirdi. oysaki tanıdığım biriydi ama geçmişte kalmış olmanın sıfatı vardı üzerinde. daha lisans 3 sınıftayken sanal alemlerde yalnızlığı paylaşma derdine düştüğümüz dönemlerde tanışıp bir insandı. sonra konuştuk, neden bunca zaman sonra aradığını merak ediyor insan ister istemez. geri tuşuna bastığında ilk aklına gelen benle YENİDEN DENEMEK istediğini söyledi. işteo an hayatım bir film gibi geçmese de bir çok sahne bir isim bir çok anı şak şak şak önümden geçti kimisi tokat misali vuruldu yüzüme. ve yuh dedim nedir bu yani. eski ürünleri getirin belki burada değerlendirilir mi yazıyordu kapımda. insanlara nasıl bir rahatlık veriyorum ki onlar yeniden geldiklerinde yeniden hayatımın içine girebileceklerini düşünebiliyorlar.
bak gene kendimdem nefret ettim.

nasıl bir insanım ki rahatlıkla çalabiliyorlar kapımı. "hahaha biz geldik, hani bir sevgi vardı ya zamanında aramızda. ben düşündüm taşındım, değiştim, şöyle etrafıma baktım, senin gibi yok geri döndüm, hadi başlayalım "

yazının özü, sözün kısası;sadece iki özelliğim var insanlar için. geri dönüp iki güzel söz duyabilip kendilerini kandırabilecekleri insan kalbi, tek kullanımlık güzin ablalık yapacak, ağlanılacak omuz, saç okşanacak el...

hatırlatmak isterim ki bende insanım ve artık eskisi kadar iyi olasım yok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder