16 Şubat 2011 Çarşamba

?

susuyorum.
bilmiyorlar ki niye?
gülmelerimde mi azaldı ne?
bir simit bölüştüğüm zamanlar nerede?
bir filme ağlayıp bir şarkıyı mırıldandığım?

sorularım var, cevabı aslında belli.
cevabı çok bilindik.
cevabı kesin doğru.

ama korkularım var,
çokca şüphelerim.

inandıklarımla , yaşadıklarım,
inandırıldıklarımla, yaşamak istediklerim...

ah, çok mu karışık?
peki dönelim sorulara,
hani içimde dolaşanlara.

neydim ben?
ne kadarıydı sunduğum size?
ne kadar sevdim ve ne kadar sevildim?
yitirdiğim inançta sizin sevmelerinizde var mıydı?

şimdiki gelişleriniz neredeki kadına?

ne o sustunuz?
susmaların arasına gizlediğiniz cevapları çıkarmamı ister misiniz ağzınızdan?
hani der ya yılmaz erdoğan; Almak ister misin dilini sokup aklıma
Sana ait olan herşeyi bir nefeste
Bir göz yumma anında
Bir soğuk telefon konuşmasında
Geri alabilir misin ?
Seni benden geri alabilir misin?
Kovabilir misin beni senden?

ne o bilir miydiniz bu şiiri?
kaç şiir yazdırdınız bana?
peki kaç şaire yakın acılar çektirdiğiniz kendinize ya da bana?

edebi dillere gerek yok muydu?
argo muydu lisanımız yoksa?
hani aşk vardı ve tatlı dil yılanı deliğinden çıkarırdı?

yok mu lisanınız?
lal mı olmalıyız?
ne diyorduk başında,
susuyorum,
bilmiyorlar ki niye?

işte bu anlamsız bakışlarınızın sayesinde...

1 yorum:

  1. Zamanımızda çok fazla konuşarak susar oldu insanoğlu..Konuşuyorlar ama hep boşluğa,o yüzden suskunlar.Konuşuyoruz sesimiz yankılanıp geri çarpıyor yüzümüze,yine bir suskunluk.Hep hep kendi sesimiz dönüyor bize ve herkesin kendi sesi kendine..Koskoca bir suskunluk.Herkes kendi kendine konuşuyor,herkes KENDİNİ dinliyor..Ben sizi dinlemiyorum,bir başkası beni..O yüzden çoğu şey anlamını yitirdi,bitti,gitti..Ve artık susuyorum ve hep susmuştum galiba, hepde susacağım üstelik,gerçek bir suskunluk bu lakin..
    Pır pır etsin yüreğiniz,sevinç üstü kalın...

    YanıtlaSil