5 Ocak 2011 Çarşamba

hoşgeldin bebek



pazartesi gecesini salıya bağlayan siyah geceyi yaşıyorum o zaman. elimde kocaman bir ekmeğin arasına tıkılmış şeyler, sıkıntıdan kendimi yemeğe vermişim.
bir elimde de hermann hesse'nin kitabı, üzerimde dizleri çıkmış garip bir şey. şey diyorum yani bir kıyafet olarak algılamak , isimlendirmek onu uygun olmaz sanki... allahım ne garip bir hal, o kadar çok karmaşık ,sıkıntılı, umutsuz ve umursamaz...

elimdeki ekmek bitiyor, yine çok hızlı yediğim için kendime söyleniyorum.
uyuyamıyorum kaç gündür, sabah 5 oluyor ancak o zaman gözüm kapanma isteğine yaklaşıyor. gene öyle bir gece olucak sanarken 1 gibi telefon çalıyor, ürkerek bakıyorum. dayım; eve gelmemi ,yengemin doğum için hastanede olduğunu söylüyor. heyecanlanıyorum en son ne zaman bu kadar heyecanlandım bilmiyorum. heyecan beni aniden ağacı yeşerten bahar gibi sarıyor. aceleyle elimi yüzümü yıkıyor, toparlanıyor , giyinip evlerine gidiyorum. sokaklarda tek başıma yürüme korkumu da bu şekilde az da olsa yok ediyor, yok sayıyorum.


gece 2 ev telefonu çalıyor bebeğin gelişi heyecanlı, ürkek dayımın sesinden bana iletiliyor.
kocaman gülümsüyorum. kocaman ama!


sabah karşı içime bir depresif kaygı çöküyor, bu dünyaya neden çocuk getirir ki insan? diyorum, yaşamı sorguluyor ailenin verip veremeyecekleri, büyürken insanın istedikleri , isteklerin gerçekleşme oranları üzerine geleceğe dair tahminler yapıyor durduk yere canımı sıkıyorum.
yeni doğan bebeğin 4 yaşındaki ablası uyanıyor. durumu alıştırarak gülümseyerek söylüyorum. ama o zaten bu anı bekliyor. ellerini birbirine vurarak oley kardeşim oldu diyor. o da benim ki gibi gülümsüyor kocaman.

dayım geliyor eve onunda yüzünde o anlamsız gülümseme...

hastaneden çıkış şu bu işleri hallediliyor. evdeler şimdi. akşam herkesin yüzünde o gülümseme. sanki bir çoğumuz o çocuğun gelişiyle yenileniyoruz.yeniden doğma hissine yakın bir yenilenme bu, çok güzel.

yatakta annesiyle yanyana yatan küçük burunlu, yumuk gözlü,kapkara saçlı bebeğe bakıyorum. maviler içinde annesi gibi...

annesinin bakışları bu çocuğu ben yaptım der gibi...hem gururlu hem duygulu hem sevinçli hem de garip bir acılı

ama gurur herşeyin üzerinde. kıyamayarak dokunuyor belli ona.
annem çılğına dönmüş halde. herşeyin iyi olmasını istiyor ama yengemlerde şuan hem dayımın hem yengemin akrabaları ve hepsi başka şeyler diyor, tek ortak noktaları yeni gelen bebeğe olan beğenileri, heyecanları...
sorun çok ama, çocuk sobasız yerde yatar mı? annesinin yanında yatsın, hayır yatmasın kokusuna alışır bir daha da anneden ayrı uyumaz...

yahu zaten daha yeni çıktı ne kokusu diyor biri ordan biri başka şey. sonra susuluyor.
herkesin bakışı farklı bebeğe, olaya
bende kendimce depresif ya da olumlu bakışlarımla süzüyorum ortamı, bebeği.
sonra dudakları hareket ediyor, küçük burnu oynuyor. ah diyorum minik, iyi olucak herşey, olmasa da baksana ne çok insan var etrafında. mutlaka seni koruyup kollayan olucak.

sünnetinde göbekler atabilmek dileğiyle: )

hoşgeldin bebek,seni tanımadan seviyorum.sende beni sev olur mu?
öpüp koklayacağım günlerin çabuk gelmesi dileğiyle

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder