9 Kasım 2009 Pazartesi

özgür

özgür olmayı seviyorum ben
özgür olabilmeyi hayal etmeyi bile...
bir özgürlük çayına muhtaçken bile özgürüm gibi geliyor.

hayatımda boğulmaları sevmiyorum, fazla ilgi korkutuyor mesela çoğu zamansa gereksiz kalıyor.
son bir iki yıldır iyice bunalıyorum.
ruhum zaten beden denen kafeste tutsak, bedenim ise ev denilen benim için yarıaçık cezaevinde...
o yüzden özgürlük çayı dileniyorum.
bazen sömürülmüş bir şefkatle ellerini hala açık tutan bir dilenciyi oluyorum.
bazen bir isyankar ben napıp edip demlerim çayımı akıttığım kanımla, özgürlüğü isteyen ruhumla diyorum.

özgür olmayı istiyorum ve seviyorum.
evlenmeyeceğim mesela.
bu kafesten çıktığım gün kendim olucam.
bir ev istiyorum, çoğu kez aç kalmayı istiyorum, yorgun eve döndüğümde bir şarkı açıp duş almak. bir türk kahvesi yapıp birşeyler okumak, kendimle yaşamayı öğrenmek istiyotum. teklikte başarılı olursam o kadar hayatta başarılı olurmuşum gibi geliyor. belki yanılıyorum belki özgürlük bu değil ama bırakın da öğreneyim bunu.
öğrenmek için o kadar çok istiyor ve çabalıyorum ki...

horatius yıllar önce özgür insanı nede güzel anlatmış, sanki beni bilmiş sanki yıllar sonra hatta yüzyıllar sonra dünyaya gelecek ve günümüzde ıssız olarak nitelendirilen benim içinse yaşamayı ve özgürlüğü dileyen insanlar için yazmış bir şeyler...
ve demiş ki;
kimdir özgür insan? kendi kişiliğine
bütünüyle hakim olan;yoksulluktan,
ölümden,zincirden hiç korkmayan;
heyecanlarına karşı gelen,şan ve şaşaayı
hiçe sayan;kendi kendine yetip de
başkasından hiçbir şey beklemeyen;
takıntısız bir küre gibi pürüzsüz,
talihe karşı pervasız,akıllı
ve yapayalnız olan insandır.


yapayalnız ve özgür bir insan olabilmek, özgürlük çayını yudumlayabilmek ve onu içerken
kunduram sandukam zembilim dinleyebilmek dileğiyle...

o şarkı ne alaka diyenler için ona da değineceğim bir gün..
ama o gün değil bugün

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder