30 Haziran 2011 Perşembe

derinindeyim kendimin

derin bir yer burası ama ben sığ düşüncelerin arasında sörf ediyorum. arada yoruluyor bir düşünceye takılıp kalıyorum. sıkıca kavrıyorum onu, düşüncenin canını yakıyorum. ama tek göz yaşı akıtan benim...



gülmeyi seven ağzım asık bir ifadeye büründü gene, oysaki bir gün önce iyidi. en azından ekranın karşısında gülümsüyordu. kim olduğunu bilmediğim birinin sözü bile yüzüme güzel bir şekil verebiliyordu. şimdi ne oldu da böyleyim?



en derinime ulaşamadım sanki, elimi uzatıyorum daha derine daha derine en derine, yok varamıyorum.

kendime, özüme varamayışıma üzülüyorum şimdide.



ulaşabildiğim yerde sıkıntıya battım. anı diye biriktirdiğim şeyler burada tozlanmış, üzerine üflemek lazım ama yad etmemek lazım. yad ettiğim an içimdeki daha pis kokulu bir yere batıcak gibiyim.



huzurum nerede? hangi köşeme fırlatıp attık onu?



kusucak kadar mutsuzum. belki de mutsuzluktan içime kusmuşum?



kuşlar, kanat çırparak uzaklaşırken, kanadımın olmayışı mı beni tutsak kılan?



derinlerde bir yterde kuş sesleri olan bir şarkı duydum. fısıldıyorum şimdi, olmayan ingilizcemle çocukça bir söyleyiş oluyor şimdi, şarkıcı duysa yazık der. ama bana mı şarkıya mı onu bilemiyorum şimdi.



çok derin bir insan değilmişim bunu anladım. belli, katmanlarım var ve sanki az daha sıkıntı yaşısam içice geçicekler. karmakarışıklığım son bulmayacak, ne acı!



derinlerde bir yerde şen kahkaha duydum. ben miyim o, hay maşallah nasıl bir ses o?

kim güldürmüş ki beni?



birinin beni güldürme fikri ne de sıcak bir şey.

ısındım burada, hep kalsam mı ki?



çıkışı olmayan yollara dalmaya alışkın adımlarım.

yürüyorum ama o şen kahkahanın geldiği sese yaklaşamıyorum.



hayal miydi, neydi?



derinindeyim kendimin.

kendimden bir o kadar uzak,

kendimin bir o kadar içindeyim.



yüzleşmekten kaçmadığım duygulara dokundum yine,

tenim bir ölü kadar soğuk,

içimin sıcaklığına erişmek içinse daha çok yolum var...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder