6 Şubat 2010 Cumartesi

hayal bu ya devam...

eve geldiğinde yorgun, sıkılmış amaçsız bir erkek olabilmeyi alışkanlık haline getirmiş ve bu pekte umrunda olmayacak halde buluyordu kendini yine adam. hep vakit geçirdiği odaya ilerliyordu bir yandan kadınla yaşadıklarını düşünürken.

uzandı yatağa ne kadın kokusu vardı ne aşk, kendi kokusuna alışkındı. ve artık duymuyordu. tek duyduğu sıkıntı biraz da yalnızlığın nemli acımtrak kokusuydu.

yumdu gözlerini, upuzun bıraktı yatağa kendini. düşünceleri karmakarışık...
kapı çalınca gözlerini açtı . kim lan bu saatte?
evde tekti bu gece biliyordu.
ilerledi kapıya doğru
"kim o? "
"benim"
benim mi ? iyi de yüzünü görmediğimiz birinin sesinden kim olduğunu analiz etmek nasıl bir çabadır diye geçti adamın kafasından

açtığında kapıyı kızarmış burnuyla kadın duruyordu karşısında.
"senin ne işin var burda ?"dedi adam. dediğine sonra pişman olarak "girsene" dedi.
"yok girmeyeceğim, taksi kapıda bekliyor bana gel bu gece"
bana gel bu gece mi? oyun mu oynuyor bu kadın benle? geç oldu deyip bırakıp gitmemiş miydi?
" yoo gelemem ben, yarın iş var. yorgunum" dedi adam.
"hadi gel "diye uzattı elini kadın.
suskunluğun karşısında kadının bakışıyla karar verdi adam ve tuttu kadının elini.
uzun bir yolculuktu gecenin bir yarısı yapılan.
bir apartmanın en üst katında küçük bir daireye girildi beraber.
düzenli bir kadın izlenimi veriyordu evin düzeni daha girişte bile. kapı açıldığında sıcak ve temiz bir koku yalıyordu adamın yüzünü biraz kadının kokusu da vardı sanki yüzünü yalayan bu koku da. içine çekti ne varsa ona gelen.
üzerindeki montu aldı adamın kadın. oturma odasına götürdü onu.
" sen dinlen ben hemen geliyorum" diye ayrıldı yanından.
ortada eski bir kilim sepha yerine bakır bir tepsi , ahşap eski olduğu belli ayaklı bir şeyin üzerinde duruyordu..
rahat geniş koltukların yanında büyük bir kitaplık gözüne çarpıyordu içinde kitaplar. yanda duran masanın üzerinde bilgisayar ve karışık , yazılmış çizilmiş kağıtlar. kağıtların üzerine bırakılmış bir kupa...
evdeki düzen masada gözükmüyordu ama yine de rahatsız edici değildi. ileride bir müzik seti ve yanında kasetler vardı. adam onları görünce gülümsedi bu devirde hala kasedleri saklayıp kullanmasına şaşırdı kadının.

yeşillere bulanıp gelmiş gibiydi kadın. eşorfman giymişti."çay suyu koydum. içeriz değil mi ?"dedi adama yaklaşırken. adamın evet içeriz demesini bekliyordu belki de ama adam susuyordu.
yanına oturduğunda adamın daha bir şaşırdı. susan adamın ona sarılmasıyla...
dudaklarını dudağında buldun adamın. kocaman bir özlemle öptü dudaklarından adam kadının. öyle uzun bir süre geçti birarada sarmaşdolaş. ,ta ki kaynayan suyun rahatsız edici sesi duyuluncaya kadar. kadın uzaklaştırdı başını adamdan ve kalktı. o kalkerken adam da onıunla kalktı ve ilerlediler mutfağa doğru. dolaplardan çay bardağı, çayı demelemek için çayı almaya çalışan kadına bakıyordu adam hayran hayran elleri titriyor gibiydi kadının." heyecanlandım biliyor musun?" dedi adama dönüp. ve yine devam etti işine, çayı demledi.ocağa koydu ki adam arkasından sarıldı, kadının konusunu içine çekerek öptü boynundan.

1 yorum:

  1. Kadın aniden döndü,demlikteki çay suyunu adamın yüzüne doğru fırlattı,adam korkuyla yatağında zıpladı,kendi evinde ve kendi yatağındaydı.güzel giden rüyasının kaybolduğunamı üzülseydi,yoksa kabusa dönüşen rüyasından uyandığınamı sevinseydi
    bilemedi.

    YanıtlaSil