28 Eylül 2010 Salı

anne ben salak oldum

her geçen gün duyduklarım ve yaşadıklarım bu cümleyi söylememe sebep oluyor.

biraz önce bir yazı okudum. artık nasıl bir beyin oyunu içindeysem ve beyin kıvrımlarım artık ne halde ise bir garip oldum. ve çok bilindik bir şarkıyı bir edebi mektupcasına yazdım facebook da notlar kısmına .

ne okuduğumu anlıyorum ne kendimi,

anne ben salak oldum.

ve bu sefer bunu anlamak için geç kalmamış olmaktan dolayı mutluyum.

arkadaşlık ilişkilerimde bu yaşıma kadar yaşamadığım bir durumun , sürecin ya da artık adı herne ise onun içindeyim ve ortada kaldım.

uyandım dediğim an ise kocaman bir yalnızlığın içinde buldum kendimi.

hep kendini kandırmak, insanlara inanmak gibi bir inançı olan ben salak yerine konulacağımı düşünmemiştim bu kadar.

her gün yeni bir şey, her gün nasıl uyutulduğumun yeni birer resmi karşıma çıkıyor.

bu kadar üzmemişti beni kimse.

anne ben salak oldum diye bağırmak istiyorum. ve hatta hiç bu kadar salak olmamıştım. matematikten kalmak üzere bir beyindim lise de ama bu seferki salaklığım çok daha fazla ve zararlı demek istiyorum.


okuyana not. nolur bana salaksın de. dedikçe anlarım sanırım. bu ara tek bu kelimenin anlamını biliyorum.

27 Eylül 2010 Pazartesi

zevk alma

birinin sizin bedeninizi gördüğünde yaşadığı hissiyatı gözlerinde görüp keyif almak çok garip bir seks oyunu gibi.
insanın dokunmadığı bir tene dair hayal kurup bundan zevk alması, bedeninin canlanması üzerinde düşünülesi bir eylem gibi. normal yaşamda hayal kurmaktan uzak bir insan iken, bir insanın dokunamadığı çıplak teni hakkında cinsel istekleri doğrultusunda hayal kurması nasıl bir yaratıcılıktır? cinsellik önemli, seks yeme içme gibi demeyi geçicem tabi ki
benim takıldığım hayal kurmayı bırakan bünyelerin bile tadını, kokusunu,yumuşaklığını anlamadığı bir tenden keyif alabilmesi, üzerinde anlık hayallerle mutlu olabilmesi...

bazen dokunduğunuz tenden uzaktan gördüğünüz tenden aldığınız keyiften bile az keyif alırsınız. acaba bu sizin istediğiniz şeyleri tanımadığınız bir tene yükleme sevdasından mı?
keşfetmediğin hep değerli midir?

sanal seksin hem " ay ayıp iyk, sanal lan" kelimeleriyle nitelendirildiği ama bir yandan bunun keyifli olabileceği konusunda hem fikir de bulunabilecek dönemdeyiz ya da şahsen o dönemdeyim.

bazen izleyip görmenin dokunmaktan daha keyifli olduğunu düşünüyorum. merak duygusu uyanıyor belki de. siz beyninizde bir ten üzerinde oyunlar oynarken bir yandan da o tenin size aslında ne verebileceğini düşünmek keyifli belki de.

o yüzden belki de sanal seks kendi içinde zevkli bir şey. düşünme, hayal etme, isteme, uyanma gibi artıları oluyor ruh da beden de.

18 Eylül 2010 Cumartesi

şimdi ben sana git desem

şimdi ben sana git desem
ve aslında her git deyişim biraz kendime sövmelerim ise benim.
ve aslında her giden ben isem senden,
bu gelip gitmeler,
kalıp durmalar hep bize karşı bizle yapılan savaşsa,
yaşadığımız aşktan çok zararsa,
evet tam da zamanıdır şimdi.
ben sana git desem,
sen gitmelisin şimdi...

16 Eylül 2010 Perşembe

pis kokuyor

kusmak istiyorum ama kusabileceğim temiz bir yer yok gibi çevrem de. bu kadar pisliği nasıl toplamışım özenle, nasıl becermişim bunların olmasını?

midemde kocaman bir şey, çıkmak istiyor. bir tepinsem bağırsam, haykırsam. ne kadar rahatlayacağım.

vahşet neymiş kendimce anlıyorum şimdi.

arkadaşlık kavramlarını yaktım dün, iyilik yapmak herkes mutlu olsunculuk, insanlar arasındaki köprülerle birlikte yandı.

dünya da kirliliğin aslında en temiz gördüğünüz kişilerin elinde olabileceğini yaşarak görüyorsunuz.
o yapmaz dediğinizi başrol oyuncusu asaletinde yaşıyor insanlar

burası çok pis kokuyor bugün. herşey benim çok dışımda ama bir o kadar da çok fazla benim üzerimde.

hala sesim çıkmıyo9r, hala tepine tepine haykıramıyorum.

ama en azından bir iki cümle kusayım istedim

burası çok kötü kokuyor, bu koku hiç tanıdık değil.
en pamuklara sardığım, insanız biz dediğim attı kazığı

salak olduğumu bilirdim, ama bu kadar olabilmeyi göze almamıştım

gene uyandım bugün, ama etrafım kusmuk içinde
ve bir koku burnumda

sevdiklerim pis kokuyor arkadaş, etler birbirine karışmış, sevgi oyuncak olmuş, sevişmeler baş kahraman gibi gururlu.

bu kadarını istemezdim.
istemediklerimi veren hayat, gene avcumu doldurdu.

14 Eylül 2010 Salı

her şeyi bırakıp gitmeyi istemek

fonda nazan öncel gidelim buralardan çalar. belki bazısında daha farklı daha yanık bir gidiş şarkısı. kimi şiirsel şeyler fısıldar kimise sadece gitme lafını geveler ağzında.

hayat ya zor ya sıkıcı ya basit ya da hiç yaşanmaması gibi gelir bünyeye. duruduğun yer ya çok sıkar ya çok büyük durur , ucu bucağı görülmez. bu bilinmemezlik dellendir insanı.

her şey denilen neyse, insan neye aitse ya da neleri varsa sahip olduğu, bulduğu yerde bırakmak ister.

kimisi için kaçış, kimisi için yok oluş ya da yeni bir başlangıç şeklidir bu bırakıp gitmeler.

yeni bir yerde yeniden bir şeylere sahip olarak yaşama fikri ya da kimsenin tanımadığı bir şehirde aç ama tek yaşama isteğinim verdiği keyif yönlendirir insanı bu eyleme. fonda nazan öncel gidelim buralardan çalar.
ağızda gevrek bir gidelim buralardan dayanamıyorum cümlesi. el cepte ya da çanta taşır şekilde , anı dolu beyin ya boş ya ağzına kadar dolu. en azından hayal eder insan, şarkıyı mırıldanır. beden olarak yapamasa da bırakır her şeyi, kendini oluşturanları bile...

8 Eylül 2010 Çarşamba

bayram gelmiş neyime...

önce bayram nedir diye düşündüm. neydi bayram? küçükken sadece bayramlıktı, biraz harçlık, bol tatlı , çikolata tüketimi. sonra tatil olgusu eklendi okul çağında. sonra ramazan kurban artık ne ise dini özellikleri etiketlendi bayramın yanına.

artık benim için de ne bilmiyorum. tatil desen değil, tatlı desen değil. harçlık hiç değil. peki ne bayram? cevabı yok şuan.

cevabını bilmediğim bir şeyi kutlamak belki ironik ama
" bayramın kutlu olsun yine de. hayırlı bir bayram geçirirsin umarım. biraz tatlı ye, ya da ikram et birilerine. küçük çocukları sevindir. biz toplayamadık o paraları onlar toplasın diye en azından bir tl yi bırak küçük avuclara...
gülümse insanlara, el öp ya da öpme ama en azından temizce gülümse..." gibi cümlelerle dostlara mesajlar atıyorum.

bayram sevinci, heyecanı, özlemi yok oldu gitti. ya ben kirlendim ya büyüdüm ya da bayram sevinçlerinden uzaklaştım. bilemicem şimdi ya da bilsem de söylemeyeceğim.

bayram gelmiş neyime diyoruz bir çoğumuz ama yine de BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN

bayram dönüşü tatlıya doygun bir mide ile güler yüzle karşılaşmak , sohbet etmek dileğiyle. iyi bayramlar

okuyana özel not: öğrenciyim hala, harçlık kabul ederim.